26 Aralık 2014 Cuma




















read more "karakalem çalışmalarım"

21 Aralık 2014 Pazar


Art deco Fransa menşeli sanat akımı. 1920'lerden sonra özellikle mimaride görülmüştür. Adını 1925 senesinde yapılanExposition Internationale des Arts Décoratifs et Industriels Modernes (Uluslararası Modern Dekoratif ve Sınai Sanatlar) sergisinden almıştır. Art nouveau'nun hemen ardından gelen bu akım, ondan farklı olarak el emeğine değil, sanayiye dayalıdır. Desenleri geometriktir. Art nouveau'da olduğu gibi gotiksüsleme öğelerinden yararlanılır. 1930'lardan sonra mimarların mimariyi süsten ayırmak istemeleri ve süslemeyi değil işlevselliği savunmalarıyla son bulmuş; fakat 1960'lı yıllarda yeniden itibar görmeye başlamıştır.

Art deco'nun ilk büyük örneğinin Eliel Saarinen'in Helsinki Garı olduğu öne sürülür. Ankara Tren Garı, Chrysler Binası,Rockefeller Center, Empire State Binası veStreamline, art deco'nun mimarideki en bilinen ve en görkemli eserleridir.

read more "Art Deco Nedir?"

20 Aralık 2014 Cumartesi










read more "Art Deco temalı koleksiyon eskizleri"

8 Aralık 2014 Pazartesi


"Shell" kelimesi ilk olarak 1891 yılında, Marcus Samuel ve Şirketi'nin Uzakdoğu'ya sevk ettiği gazyağının ticari markası olarak kullanıldı. Londra'da kurulu küçük işletme ilk başlarda antika eşyalar ve doğunun deniz kabuklarıyla ilgileniyordu. Samuel 1897'de Shell Nakliyat ve Ticaret Şirketi'ni kurdu. 1904'te bir istiridye, şirket ve marka adına görsellik kazandırdı.

Neden İstiridye?

Şirket adı "Shell" idi ve Samuel'in Uzakdoğu'ya gazyağı taşıyan tankerlerinden her birine farklı bir deniz kabuğunun adı veriliyordu. İstiridye Samuel'in gazyağını Hindistan'a ithal eden ve Shell Nakliyat ve Ticaret Şirketi'nin direktörü olan iş ortağı Mr. Graham'ın aile armasından alınmış olabilir.

İspanya'daki Santiago de Compostela'ya yaptıkları bir hac sonrasında, Graham ailesi Aziz James'in deniz kabuğunu benimsemişti. Yıllar içinde Shell ambleminin şekli grafik tasarımındaki akımlarla birlikte yavaş yavaş değişti. Güncel amblem 1971 yılında tasarımcı Raymond Loewy tarafından yaratıldı. 

Neden kırmızı ve sarı?

1915'te Californialı Shell şirketi ilk servis istasyonlarını inşa etti ve bunların rakiplerin arasından sıyrılmasını sağlaması gerektiğine karar verdi. Californialılara ters gelmeyecek parlak renkler kullandılar: Eyaletin İspanyollarla güçlü bağlantıları nedeniyle kırmızı ve sarıyı seçtiler. Güncel renkler yıllar içinde gelişti ve 1995 yılında yeni perakende görsel kimliğimizin lansmanıyla birlikte parlak ve tüketici dostu Shell Kırmızısı ve Shell Sarısı tanıtıldı.

read more "Başarılı bir logoya sahip olan Shell in hikayesi"

Açık Hava reklamlarının en önemli özellikleri arasında, hedef kitlesine kolayca farkedilebilen ve akılda kalıcı yöntemlerle ulaşmasıdır. Üç boyutlu ve iki boyutlu tabelalar ve totemler, ATM kabini reklam uygulamaları, banner, billboard, bigboard, megaboard, bina giydirme uygulamaları, cam üzerine uygulanan grafikler, çatı reklamları, çatı üstü reklam panoları, çift taraflı panolar, çok yüzlü panolar, duvar/alın reklamları, hareketli ve yanıp sönebilen reklamlar, ışıklı panolar/levhalar/tabelalar, kabinli reklam panoları, kiosk köpük reklamlar, kule reklamları, LED ekranlı reklamlar, neon reklamlar, otobüs durağı reklamları, pencere reklamları, poster panelleri, taşıt giydirme uygulamaları, vinil üzerine baskılanan ve sergilenen reklamlar, yer grafikleri, yere monte reklam panoları, yönlendirme panoları ve levhaları, zeplin ve balon reklamları gibi açık havada geniş halk kitlelerine ulaştırılan, iletişim araçları vasıtasıyla sunulan her türlü reklam faaliyetlerine Açık Hava Reklamcılığı denir.

Açıkhava Reklamcılığı reklam verenlerin görsel ve yazılı basın araçlarından sonra en çok reklam verdiği üçüncü reklam aracıdır. Günümüzde televizyon reklamları ve bunun destekçisi olan radyo, gazete ve dergi reklamları tek başına reklam verenlere yetmemektedir. Çünkü gelişen teknolojiyle birlikte aile yapısı ve yaşantısı dolayısıyla sosyal çevre ve iş yaşamı da değişmiştir. Artık toplumda daha çok okuyan ve çalışan bireyle karşı karşıyayız, yani insanlar evde daha az vakit geçiriyor, her gün iş, okul vs sebeplerle evden dışarı çıkıyorlar. İşte bu Açık Hava Reklamcığına ilginin artmasına sebeptir. Çünkü reklam verenler, potansiyel müşteri ile iletişim kurabilecek her türlü reklam ortamını kullanmak istemekte ve bu isteği de düşük maliyetlerle çok büyük kitlelere ulaşabilen ve reklamı yapılan ürün veya hizmeti tekrar tekrar göstererek akılda kalıcılığını sağlayan Açık Hava Reklamcılığı ile gerçekleştirebilmektedirler.

Peki, reklam verenlerin bu kadar ilgisini çeken Açık Hava Reklamcılığı nasıl başladı?

Açık Hava Reklamcılığının dünyadaki varlığı aslında çok ama çok eskilere bilinen ilk medeniyetlere dayanmaktadır. Mağara resimleri, Mısır ve Mezopotamya'da pazar yeri ve mezar taşları üzerindeki süsleme ve resimlerle bezeli yazılar olabildiğince çok kişiye ulaşmak için yazılmıştır. Açıkhava reklamları için en uygun yerler her zaman insanların yoğun olarak bulundukları pazar yeri, kilise çevresi, han ve oteller gibi alanlar olmuştur.

Açık Hava Reklam ortamı, baskı ve matbaanın gelişimiyle birlikte gelişmiş şekillenmiş ve gerçek anlamında, İngiltere'de 1740, Amerika'da 1835'lerde kullanılmaya başlanmıştır. Tarihin akışına paralel Açık Hava Reklamcılığı da gelişmiş, 20. Yüzyılın sonlarında dijital teknoloji devrimiyle birlikte sektörde yeni bir çağ başlamış, yeni yeni reklam ortamları keşfedilmiştir.

Türkiye'de ise Açık Hava Reklamcılığının ilk ürünleri fırça ile yazılan tabelalardır diyebiliriz. Tabelacılık ilk zamanlarda diğer bazı sanat dallarında olduğu gibi Yahudi, Rum ve Ermeni vatandaşlarımız tarafından uygulanırken daha sonraları bu sanatkarların yanlarında yetişen ve eli bu mesleğe yatkın olan Türkler tarafından meslek ilerletilmiştir.

19. yüzyıl başlarında, İngiltere'de başlayan sanayi devrimiyle birlikte, firmaların kendilerini tanıtmak ve yaptığı işleri anlatmak amacıyla işyerlerine astıkları plastik ve ağaç üzerine yazılan levhalar bugün tabela olarak adlandırılmaktadır. 1916'da Vehbi Koç ilk bakkal dükkanını açtığında halk tabelalarla yeni yeni tanışıyordu.

Osmanlı döneminde David Samanon, Jac Hulli ve Ernest Hoffer tarafından 1909'da "İlanat Reklam Acentesi" adı ile ilk reklam ajansı kurulmuştur. İlk kez dergileri, radyo ve sinemayı reklam mecrası olarak kullanan, Beyoğlu'nu reklam afişleriyle süsleyen ve hatta gazetelerde bu gün de kullanılan sütun-santim kavramını getiren bu ilk reklam ajansı aynı zamanda ilk kez Açık Hava Reklamcılığı da ülkemizde faaliyet göstermeye başlamıştır.

Cumhuriyetin ilanıyla birlikte yeni ilke ve inkılapların benimsenmesi ile ülkemizde bulunan yaşantı düzelmeye başlamış, sosyal yaşam ve eğitim gibi alanlarda gelişmeler birbirini takip etmiş ve elbette ki bu durum reklamcılık sektörünü de etkilemiştir.

1926 yılında, Ernest Hoffer reklamcılığın sadece gazete ve dergi reklamlarıyla olmayacağını farklı reklam mecralarına yönelmek gerekliliğini düşünürken, ilk yürüyen billboard fikrini ortaya atmıştır. İki adet 150 x 70, üzerinde reklamı yapılan ürüne ait bilgiler bulunan suntanın kısa uçlarından birbirine bağlanması ve boyu en az 150 cm olan bir adam tarafından sokaklarda taşınması şeklinde gerçekleşen bu ilk Açık Hava Reklamı günümüz sandviç adamlarının da ilkidir. Bununla yetinmeyen Hoffer, bir de afiş yapalım demiş ve tüm Beyoğlu'nu bu afişlerle kaplamıştır.

1970'li yıllarda Coca-Cola ve Pepsi-Cola gibi içecek firmalarının satış noktalarına yaptırdıkları tabela ve ışıklı pano uygulamaları ile bu yeni reklam ortamı bu dönemde hızla yayılmaya başlamıştır.

1980'li yıllarda bira firmaları, beyaz eşya satış noktaları ile özel banka kurumsal kimlik uygulamaları birbirini takip edince Açık Hava Reklam pazarı birden büyümüştür.

Türkiye'de gerçek anlamıyla ilk billboard reklamı – Amerika'dan neredeyse 150 yıl sonra – düşük maliyet ve geniş kitlelere sesini duyurma imkanına sahip olduğundan 1985'de reklamcılar tarafından kullanılmaya başlanmıştır. İlk kez Ankara'da kullanılan billboardlar, demir ayaklar üzerine fiberden ya da alüminyumdan üretilen pano biçiminde olup, sık sık değişen renkli içeriğiyle tüketicilerin merakını uyandırmış ve ayrıca kentin dokusuna da farklılık getirmiştir. Bu sebeplerle diğer kentlere de hızla yayılmıştır.

Maliyetli olmalarına karşın boyutları ve ışıklandırma tekniği sayesinde çok uzaktan gece gündüz görülebilen totemler, ilk kez 1990'lı yıllarda Türkiye'de şehir içi ve dışı yollarda bulunan benzin istasyonlarında ve AVM'lerde kullanılmaya başlamıştır.

1990'lı yıllardan itibaren büyük şehirlere giren uluslararası outdoor şirketlerinin ürünlerinin yayılması Türkiye'de Açık Hava Reklamcılığının batılı bir tarzda fark edilmesini sağlamıştır.

Bir diğer Açıkhava reklam ortamı olan cam grafiği, Türkiye'de ilk kez özel olarak hazırlanan cam grafiği folyosu ile 1996'da Milliyet Gazetesi'nin dış cephesi giydirilerek gerçekleştirilmiştir.

Türkiye'de Açık Hava Reklamcılığı özellikle 1990'ların başından itibaren hızla gelişmiştir. Bunda elbette ki İstanbul, İzmir, Ankara gibi büyükşehirlerimizin hızlı kentsel gelişimi metroların yapımı, uluslar arası hava alanlarının yapımı, AVM'lerin sayısının hızla artması gibi gelişmelerin etkisi büyüktür. Kentlerimizin büyük birer metropol olma yolunda ilerlemeleri Açık Hava Reklamcılığının gün geçtikçe daha da fazla talep görmesini sağlamaktadır.

Dünyadaki ilerlemeyi uluslararası fuarlar ve teknolojiler ile yakından takip eden Türkiye Açıkhava Reklam Sektörü, dünya ülkelerine paralel olarak gelişmekte, dünyadaki Açık Hava reklam uygulamalarına örnek olacak, çok güzel uygulamaları yurdumuzda gerçekleştirmekte, AB standartlarında üretimler gerçekleştirerek yurtdışına açılmaktadır. Ülkemizde büyük çapta Açık Hava Reklamlarını uygulayıcısı olan firmalar Amerika da dahil olmak üzere birçok dünya ülkesine ihracat gerçekleştirmekte, Mercedes, BP, FIAT, Renault, Shell, Total gibi birçok ulusal markanın kurumsal kimlik çalışmaları Türkiye'de üretilerek yurtdışına ihraç edilmektedir.

Dünyada ve Türkiye'de son yılların en favori reklam ortamlarından olan Açık Hava Reklamcılığı, geniş kitlelere ulaşma potansiyeli ve teknolojiyi takip etme hızı ile şüphesiz hayal gücü ve yaratıcılığını da zorlayan bir reklam ortamı olma özelliğini korumaktadır. Tabelalar, panolar, billboardlar, giydirmeler gibi klasik reklam ortamlarının yanı sıra günümüzde interaktif dijital billboardlar, e-info araçları, plazma ekranlar, CLP networkler, gerilla uygulamalar, adwalkerlar gibi teknolojik ortamlarda Açık Hava Reklamcılığın hizmetindedir.

Açık Hava Reklamcılığı o kadar hızlı gelişiyor ki, her gün yeni yeni araçlar ve alanlar ekleniyor ortama veya var olanlar teknolojiyle yarışırcasına kendini zamana uyduruyor. Açık Hava reklam ajanslarıda bu gelişmelere orjinal fikirler ve reklam projeleri ortaya koyarak katkıda bulunmaktadır.





read more "Açık Hava Reklamcılıgı"



1- Afiş reklamı okunabilir olmalıdır : Süslü ve dekoratif yazılar yerine okunaklı yazı karakterleri tercih edilmelidir. Afişte kullanılan yazının karakteri ve afişe oranla boyutu yaklaşık 1,5 – 2 metre mesafeden okunabilmelidir.

2- Afişin reklamının anlaşılabilir olması: Afişte akıcı, anlaşılır ve düzgün cümleler kurulmalıdır. Afiş ilk görüldüğünde insanlar tarafından algılanması yaklaşık 2 – 3 saniye kadar sürecektir. Afişte yer alacak başlık, alt başlık, slogangibi sözel bilgiler arasında hedef kitleye ulaştırılmak istenen mesajdaki önem sırasına göre, yönlendirecek hiyerarşik bir yapı kurulmalıdır. İletilmek istenen mesajı doğrudan aktaracak görsel bir sistem oluşturulmalıdır. Afiş uygulamaları için, verilmek istenen mesajın 3, 4 ya da 5 sözcük ile oluşan başlık ve sloganlarla daha çabuk iletildiğinin, sözel mesajların on sözcüğü geçtiğinde okuma zorluğu başladığının unutulmaması gerekir.

3- Düzen: Afişte detaylar, kısa süreli bir bakışta bile anlaşılacak kadar düzenli olmalıdır. Bu sebeple tasarımın temeli olan düşüncenin fotoğraf, illüstrasyon ve ya tipografi ile mi daha etkili bir biçimde vurgulanacağı araştırılmalı; esprili, dramatik ya da düşsel imajlardan hangisinin anlatımı daha güçlendirdiği belirlenmelidir. Böylelikle etki artırılmış olur.

4- Hedef kitleye bu kadar kısa bir sürede ulaşmak için en önemli detay etkili bir slogan ve ya grafik olacaktır. Afiş reklamındaki görüntü sayısı yaklaşık üçü geçmemeli, hatta mümkünse bir ile sınırlandırılmalıdır. Afiş üzerinde mümkün olduğunca büyük ölçekli fotoğraf veya illüstrasyon kullanılmalıdır.








read more "Afiş Tasarımı Nasıl Yapılır?"

30 Kasım 2014 Pazar




Amblem ne demek?
Amblem, çizgi ve resimle yapılan işaretlerdir ya da daha geniş tanımıyla “Ürün ya da hizmet üreten kuruluşlara kimlik kazandıran, sözcük özelliği göstermeyen; soyut ya da nesnel görüntülerle ya da harflerle oluşturulan simgelerdir”.

Amblem Çeşitleri
Harflerden Oluşan Amblemler :
Eğer tek harften oluşan bir amblem söz konusuysa o zaman o harfin farklı olması kaçınılmazdır. Amaç farklılık olduğunda tasarımcı yeni bir harf formu arayacaktır. Birden fazla harften oluşan amblemlerde ise en önemli özellik dengeli kullanımları ve yine farklı olmalarıdır.

Biçimleriyle Firma Hakkında Bilgi Veren Amblemler:
Bu tür amblemlerde sembollerden yararlanılır. Kimi sembollerin yüklendiği anlamlar vardır. Bu anlamlar çoğu sektör tarafından kendilerine mal edilmiştir. Dolayısıyle bir firmaya ait amblem tasarımı yapılırken firmanın ait olduğu sektöre özgü sembollerden yararlanılır. Örneğin Baykuş akıl, bilim bilgelik demektir ve eğitim kurumlarınca kullanılır. Bir de firmaların isimlerinden yola çıkılarak sembolik amblemler tasarlanır ki buna da örnek vermek istersek Pelikan markasının ambleminin Pelikan kuşu olmasını söyleyebiliriz.

Harf ve Resimsel Biçimlerin Bir Arada Kullanıldığı Amblemler:
Formlarını harflerden alan ve firma hakkında imaj veren biçimlerden oluşan amblemlerin kombinasyonlarıdır. Bu tür amblemler, firma hakkında bir imaj verirken firma adının baş harfi ile de diğer firmalardan ayrılmasını kolaylaştırır ve akılda kalma yüzdesini artırır.




read more "Amblem nedir? "

27 Kasım 2014 Perşembe


İnsan beyninin görsel algısı, metin algısına göre çok daha fazla gelişmiştir. Bilinçaltımız algıladığı basit bir görselden çok derin anlamlar çıkartabilir. Bu algılar, üzerine ciddi bütçeler harcanan “nerömarketing” çalışmalarının da temelini oluşturmuştur.

Reklamcılar ve tasarımcılar görsel iletişimin yazılı iletişime üstünlüğünü zaten uzun zaman önce keşfettiler, doğru marka algısı için ihtiyaca uygun görsel oluşturma çalışmalarını yapıyorlar. Bu disiplin özelikle logo tasarımlarının ayrılmaz bir parçası haline geldi.




read more "Logonun Anatomisi"

26 Kasım 2014 Çarşamba


Barok stilinden sonra sanat akımlarına verilen addır. XVII.nci yüzyılın ortalarına doğru Barok stilinde kullanılan doğru çizgilerden meydana getirilen süslemeye karşı tepki olarak doğmuş olan barok stilin hatları gibi eğri büğrü çizgili motiflerden ibaret olup Baroktan daha ince ve şekillerin kıvrımları daha zarif bir stildir.  Barok stiline karşı tepki olarak klastik stilin yeniden ortaya çıkmasından sonra Rokoko deyimi modası geçmiş şey anlamına kullanılmıştır.  13.'cü yüzyılda kalın malzeme inceltilmek suretiyle levhalar haline gelmiştir.İnceltilmiş olan demir malzeme Rokoko stilinde yapılmış süslü işlerde kullanılmıştırBu stilde malzemeyi şekillendirmede kullanılan takım izleri açık olarak bellidir.Uç kısımları boncuk baskı ile izlenerek sonradan kısaçla içe veye dışa doğru bükülmüştür.Yarmalar dövülerek,bitki yapraklarını stilize edecek şekilde yapılmıştır.Dövülerek inceltilen kesit değişmeleri bazı yerlerde geometrik şekiller meydana gelecek şekilde delinmiştir.İnceltilmiş olan kesit kurşun üzerinde bombe başlı çekiç ile çukurlaştırılarak diğer yüzde kabarıklar elde edilir.  Bel (gövde)genellikle kare veya lama (dikdörtgen)gereçten yapılır.Rokoko stilinde yapılmış işlerde, sanatçı motifin her yerini en iyi işleme gayretini göstermiştir.Rokoko stilinde çerçeve kullanılmaz.Serbeslik esası konuya hakimse de simetrik konum çıkılmamıştır.



read more "Rokoko hakkında, "

Hareketin tasviri anlayisindan yola cikarak ortaya cikan bu harekete konstruktivizmin etkisi buyuk olmustur. Eserleri hareketin kendisiyle degil hareket etkisi yapmasiyla ilgilidir. kinetic sanat icin ozgun etki eserin karsisinda hareket eden seyirciden kaynaklanmaktadir. Seyirciler eseri elleyebilecegi gibi onu harekette ettirebilir. Gelecege yonelik tavri ile futurizmdende etkilenen bu akim farkli olan hareketi bicimsel bir sekilde degil de bizzat hareketli bir nesne biciminde ifade etmesidir.  1950 yillarinda gelisim gosteren bu sanat akimi dort tip olarak ele alinir 1. gercekten hareketli 2. izleyicinin hareketiyle hareketlenen 3. isik yansimasi yapanlar 4. izleyenin katilimini gerektirenler.  Naum Gabo(1890-1977)  Alexander Calder(1898-1976)  Josef Albers(1888-1976)
l


read more "Kinetic Art hakkında, "

Ekspresyonizmin uzantisi olarak 1940 yillarin sonunda dogan bu akim 1950 yillari icinde gelismis olup, 1960 ve 1970 yillarinda etkisini yogun bir bicimde gostermistir. Dogmatik olmaktan cok arastirmaci bir tutum sergileyan bu hareketin metafizik sanrilara duydugu alaka belirgindir. bilnc ve bilincsizlik arasindaki karsitliga onem vererek derin seviyelere inmeyi hedeflemislerdir. zitliklarin butunlugu icinde otomatik yaratima onem vermesi surrealist akimlardan aldigi etkilerle baglantilidir. Bu akim icindeki sanatcilarin ilgi odagi junf felsefesidir. Arketipler ve bunlarin uretilmesi onem tasir. Soyut bir uretimin egemen oldugu bu akimda dogaclamaya onem veren sanatcilar ic birikimin tumuyle disa vurumuna agirlik vermislerdir. Derinligi olmayan yeni mekanlarda kurulan sanat eserleri seyirci icin ima edilen bir ozumseme ortami yaratmayi hedefleyerek bosluk icinde sartlanmisliktan onu kurtarmayi hedeflemektedirler..  Jean Dubuffet(1901-1985)  Francis Bacon(1909-1992)  Arshile Gorky(1905-1948)  Willem De Kooning(1904-)  Franz Kline(1910-1962)  Philip Guston(1913-1980)  Franz Kline, Henry H II tablosu - 1959-60



read more "Abstre Ekspresyonizm hakkında, "

Sanatsal ve düşünsel açıdan kendine özgü yanları olan bir akımdır. Başkaldırma, suçlama barındırır. Renkler geniş yüzeyler halinde uygulanır, ince fırça vuruşları kaybolur. Biçimler bozularak ruhsal durumun anlatımında kullanılır. Temsilcileri; Kirchner, Emil Nolde, Kandinsky, Franz March, Oskar Kokoschka

read more "Alman Dışa Vurumculuğu hakkında, "

1913 de bir tavir olarak Rusya'da dogan akim; cagin mekanik dogasina uygun bir karaktere sahiptir. Doga goruntulerinin taklitini reddederek, geometrik formlarin temelini teskil ettigi bir ifadeselligi yeglemekteydi. Geleneksellesmis anlatim bicimlerini reddederek, yeni gercekleri yakalmaya calisiyordu. bu geometrize gercekler doganin kaosu icerisinde insanin yucelisini sembolize eden temel elemanlar olarak dogal olgular icinde bulunmayan goruntulerle uygulandi. Temel geometrik eleman kareydi. Konstruktivistler gibi sanatin faydaciligi savunmalarina ragmen onlardan ayrilan ferdiyetci bir tavri benimsemislerdi. sanatcinin muhendis ve bilim adami olmasi fikrine karsi cikarak, hur bir sanatci tipi olusturmayi hedeflediler. Sanat eserinin bilinc alti zihnin tezahuru oldugunu savunarak, insan yapisi meteryal ozunu degil, ama evrenin aciklanamaz bilinmezligini ifade icin bir arzu oldugunu ilke edinmislerdi.


read more "Suprematizm hakkında, "

20. y.y. ikinci on yillik suresi icinde aktif olan onemli bir sanat hareketidir. Hareket rusyada dogmus ve 1917 devrimini muteakiben etkinlik gostermistir. Yeni dogan bu dunya duzeni icerisinde sanatcinin bir muhendis ve bir bilim adami oldugunu kabul eden bu harekete bagli sanatcilar yeni kurulmakta olan bir duzenin yeni kurallara ihtiyac duyduguna inanmaktadir. Burjuva on yargilarina siddetle kersi cikan konstruktivistler sanat icin sanat fikri ve gercegin yorumu ve tasviri anlayisinada tepki gostermektedirler Materyalist tavri yeni bilimsel ve materyal bicimlerde belirlemeye calisarak toplumsal olarak faydali ve kullanilabilir seylerin yeni bicimlerin kaynagi oldugunu kabul ederlerdi. Toplumu ve sanati butunlestirme cabasinda makine ve insan bilinci zamanlarini yansitacak gucte olup 20. y.y. in degisen sartlarina uygun bir estetik yaratmak istiyorlardi. En onemli sanatcilari endustriyel desen, ahsap, metal ve seramikle birlikte film ve tiyatro ile ugrasan Vladimir Tatlin, tipografi, poster, fotograf ve film ile ugrasan Alexander Rodchenko mimari ve ic dekorasyonla ugrasan El Lissitzky ve insan duygularini sekillendiren psikolojik fenomen ve ic fenomenlere egilen Naum Gabo olmustur. Sanat tarihi icerisinde bu akima bagli olarak sekillenen en ilginc eser bir proje olarak kalan 3.Enternasyonale anitidir. Gelecege donuk eser olarakta unlenen bu eser uzay cagi dinanizmine uygun bir dusuncenin urunu olup masif bir spiral olarak teskilatlandirilmisti. icinde bir silindir, bir kup, bir kure asili olup, cesitli mimari mahalleri ihtiva edecekti.Bugun ayakta kalan en onemli konstruktivist eser ise moskovadak, Leninin mozolesidir.  Vladimir Tatlin(1885-1953)  Alexander Rodchenko(1891-1977)  El Lissitzky(1890-1941)  Naum Gabo(1890-1977)  Vladimir Tatlin, Marinaio Tablosu - 1911



read more "Konstruktivizm hakkında, "

20.yylın başlarında Fütürizm'e tepki olarak doğdu. İçinde insanın olmadığı,değişik nesnelerin resmin içinde olduğu bir mekan vardır. Mitolojik dünyaya bir özlem vardır, Yalnızlık ve durgunluk hakimdir. Doğanın ötesinde bir düş dünyası konu alınır.



read more "Metafizik Resim hakkinda, "

1910 yılından itibaren İtalyan ressamları, Carlo Carrà, Boccioni, Luigi Russolo ve sonra da Giacomo Balla, Gino Severini, Milano'da Marinetti ile buluşarak, XVIII. yüzyıldan o güne kadara durgunluk içinde bulunan İtalyan sanatının durumunu inceledikten sonra onu daha dinamik bir akım yoluyla canlandırmak ve bu suretle batı dünyası içinde kaybetmiş olduğu sanat ve fikir itibarını çağdaş espriye ulaştırmak suretiyle yeniden kazandırmak yolundaki düşüncelerini "Fütürist ressamlar" bildirisiyle genç sanatçılara duyurmayı kararlaştırmışlardır (1910)  Fütürizmin doğuşu, kübizmin yayılmaya başladığı yıllara rastlar. Fütüristler, kübistlerin araştırmalarından faydalanmakla birlikte, resim alanında yeni buluşlara gitmişler ve dikkate değer eserler arasında o zaman başlıca fütürist ressamlar tarafından yapılmış eşzamanlık anlayışı içinde kübist tarza giden kompozisyonlar yer almıştır. Boccioni'nin "Elastiklik", Severini'nin "Uzayda Küre Şeklinde Genişleme" tabloları bunlar arasındadır. Dünden esaslı surette ayrılmış, bugünü geçerek geleceği, onun dinamik varlığına ulaşmayı amaç edinmiş olan Fütürizm, plastik durgunluktan (statik teknik) bir başka duruma geçişi (dinamik teknik) sembolleştirmiştir. Çoğunlukla hareketli konular seçilmiş, dansözler, karnaval sahneleri, fabrika, motor, son hızla giden otomobil, uçak, mekanik araçlar gibi boşluk içinde yer değiştiren, değişen temalar üstün tutulmuştur. 1914 - 1918 Dünya Harbi ile Fütürizm hızını kaybetmiş, fakat Marinetti prensiplerinden geri dönmemiştir.  Empresiyonizm, fovizm, kübizm bazı sanat eleştirmenlerince bu sanat hareketlerine alaycı anlamda ve benzetmelerle verilen adlardı, Oysa fütürizm bir grup İtalyan sanatçısının filozofik, politik ve artistik ilkelere ve kavramlara göre oluşturdukları, niteliği ve amacı belli bir sanat hareketidir.  Marinetti'nin manifestosundan bir yıl sonra, 1910 yılında resim sanatçıları Umberto Boccioni, Carlo Carrà, Luigi Russolo, Gino Severini, Giacome Balla Milano'da resim sanatı ile ilgili manifestolarını; Boccioni 1912'de fütürist heykeltıraşlık, Marinetti ve mimar Sant'Elia ile ortaklaşa, fütürist mimarlık manifestosunu yayınlamışlardır.  Resim sanatçılarının manifestosunda, özetle, şu ilkelere yer verilmiştir:  • Her türlü taklit formları hor görülmeli, özgün formlar yansıtılmalıdır.  • Ahenk ve güzel duygular hegemonyasına son verilmelidir. Rembrand'ın, Goya ve Rodin'in eserleri kolaylıkla yıkılabilir.  • Sanat eleştirisi yararsız ve zararlıdır.  • Bütün eski sanat konuları terk edilmeli, onların yerine gurur ve hızla dolu yaşam ifade olunmalıdır.  • Yenilikçileri sindirmek için kullanılan deli sıfatı bir şeref unvanı sayılmalıdır.  • Hareket ve ışık maddeyi eritmelidir.



read more "Fütürizm hakkında, "

Avrupa Sanatı’nın yirminci yüzyıldaki ilk büyük avangard sanat hareketi olan Fovizm , çoşkulu, doğalcılıkla ilgisi olmayan, keskin bir biçimde canlı renklerin kullanıldığı tablolarla karakterizedir. Tarzları esasen expresyonisttir ve genellikle çalışmalarında formları bozulmuş manzaralar belirleyici rol üstlenir. Fovistler, toplu olarak ilk sergilerini 1905’te Paris’te açtılar. İsimlerini, sergide bir eleştirmenin rönesansa gönderme yaparak, alaycı bir şekilde ‘'Donatello au milieu des fauves!'(Donatello vahşi canavarların arasında)diye bağırmasıyla buldular. Fauves(Fransızca,vahşi canavarlar) ismi tutuldu ve sanatçıların kendileri tarafından memnuniyetle kabul edildi. Bu başlık, sanatçıların kullandıkları keskin, aşındırıcı ve cesur renklerden ötürü uygundu.  Fovizm, geleneksel resim ve heykel kuramlarını reddetti ve modern kavramlara, özellikle de makinelere ve harekete odaklandı. Cesur renk seçimleriyle sınırları zorlayan Paul Gauguin ve Vincent Van Gogh’un son dönem empresyonist çalışmalarından etkilenen Fovistler, bu etkilenmeyi bir adım ileriye taşıyarak çalışmalarında basitleştirilmiş desenlere de yer verdiler. Fovist hereketin gelişimini post-empresyonizm ve pointilizm etkiledi. Fovistlerin çalışmalarının çıkış noktası primitif sanat olmasına ve kısa sürmesine rağmen, Expresyonistlerin gelişiminde derin bir etki yarattılar. Fovist hareketin odak noktası,doğalcılıkla ilgisiz canlı renklerdir. Amaçları, renk seçimlerinin ışığında duyguların ifadesiydi. Ressam Gustave Moreau, öğrencilerini kalıpların dışındakini düşünmeye;bu düşüncelerini takip etmeye iten ve hareketin esin kaynağı olan profesördür. Hareketin liderleri arasında kabul edilen Henri Matisse ve Andre Derain, Moreau’nun önemli öğrencilerindendir. Fovist harekette zamanla daha öne çıkan Matisse, haz için sanat yaratmak istediğini ve sanatı bir dekorasyon ögesi olarak amaçladığını söylemiştir;bundan dolayı da aydınlık renkleri kullanması esasında çalışmalarındaki kompozisyonun huzurunu koruma çabası olarak anlaşılmalıdır.  Fovizm 1908 yılında fovistlerin farklı hareketlere özellikle de kubizme geçmesiyle sonlanmıştır.



read more "Fovizm hakkinda, "

Birinci dünya savaşının yıkıcı etkisi sanatta bu akımla kendini göstermiştir. Amaçları parçalayarak, aykırı şeyler yaparak tepkilerini göstermektir (Duchamp )



read more "Dadaizm hakkında, "

Edebiyetta gerçekçiliğin, resimde Empresyonizmin aşırı gitmelerine bir tepki olarak her iki alanda da 1880'li yıllarda, edinilen intibaların, sanatçıdaki düşünce ve görüşün tabiattan alınmış sembollerle dışa vurulması diyebileceğimiz bir akım başladı. Bu akıma o dönemde "Sembolizm" denildi.  Sembolizmin öncülerinden Paul Gauguin'in bir hayranı olan eleştirmen Albert Aurier, yazdığı bir makalede Sembolizmi şöyle anlatmıştır;  "Sanat eserlerinin amacı madem ki bir fikri ifade etmektir, o halde bir eser fikirci olmalıdır. İnsanları düşündürmelidir. Madem ki az çok herkesin anlayacağı bir biçim içinde ifadesini bulacaktır, o halde terkipçi olmalıdır. Düşünceyi, fikri, bir biçim altında dışarı vurduğuana göre semboller kullanılıyor demektir. Subjektiftir. Çünkü nesne, nesne olarak değil, sanatçıda uyandırdığı fikir olarak mevcuttur."



read more "Sembolizm hakkında, "

Ekspresyonizm, (Dışavurumculuk) 20. yüzyılın ilk yıllarında, izlenimciliğe tepki olarak doğan bir sanat akımıdır. Romantizmin bir başka şekli olan anlatımcılık, dış dünyanın İnsan üzerindeki etkisini belirtmeyi bir yana bırakır, gerçekçi görüşün yerine, sanatçının kendine özgü görüşü üzerinde durur.  1900-1935 yılları arasında gelişen akım doğayı ve toplumu nesnel bir bakış açısıyla betimlemeye karşı çıkarak, öznel ya da içsel gerçeğin yansıtılmasını savunmuştur. Özellikle Almanya'da sanat dallarının hepsinde etkili olan akım hem sanatta, hem de toplumda kabul edilmiş biçim ve geleneklere bir başkaldırı niteliği taşımaktadır. Ekspresyonistler ordu, okul, ataerkil aile ve imparatorluk gibi kurumların yerleşik otoritesine karşı çıkarak, toplum dışına itilmiş yoksulların, ezilmişlerin, akıl hastalarının, sokak kadınlarının ve eziyet edilen gençlerin yanında yer almışlardır.  Akım, özellikle yaratıcı, yetenekli sanatçılara yeni bir düzenin ve yeni bir insanın yaratılmasında öncülük yapma gibi ince bir görev yüklemiştir. Eski dönemlere ait sanat ürünlerinde, nahif ve ilkel sanatta ve çocuk resimlerinde ilk belirtileri görülen, dışavurumculuk; en yetkin ve güçlü anlatıma görsel sanatlarda kavuşmuştur. Çizgi ve renk doğadan bağımsız kılınarak duygusal tepkileri yansıtmak amacıyla olabildiğince özgür bir biçimde kullanılmıştır. Kalın boya hamuru, yoğun renk, karşıt değerler ve biçimleri bozma (deformasyon) dışavurumculuğun en tipik özellikleridir.  Vincent van Gogh'un resimle birlikte duygularını da anlatması nedeniyle bu hareketin öncüsü kabul edilir.


read more "Ekspresyonizm hakkında, "

Sürrealizm (Gerçeküstücülük), 20. yy.’ın başlarında Avrupa’da ortaya çıkan bir sanat akımıdır. Şair ve ressamlar I. Dünya Savaşı’nın yol açtığı yıkım karşısında, dehşete kapılmış, akılcı tutuma karşı tavır alarak, bilinç dışının düşsel dünyasına yönelmeye başlamışlardı. 1924’te yayımladıkları Gerçeküstücülük Bildirgesi’nde düşüncenin aklın denetimi olmadan ve ahlâk gibi engelleri hiçe sayarak, ortaya konmasını savundular. Yapıtlarında nesneleri alışılmamış biçimlerde betimleyen Gerçeküstücü sanatçılar, çoğunlukla düşlerin gizli dünyasını dile getirmeye çalıştılar. Bazen de nesneleri kendi doğal ortamlarından çıkartarak şaşırtıcı, düşsel bir ortama taşıdılar.  Gerçeküstücülük Akımı’nın Belçika’daki en önemli temsilcisi olan René Magritte (1898-1967) akıl ile akıl dışı arasındaki çizgiyi yok eden resimler yaptı. Bacakları kadın, üstü balık bir denizkızı; kartal tepeli bir buzul, eğik Pizza Kulesi’ni destekleyen bir kuş tüyü çarpıcı tablolarında yer alan ilgi çekici görüntülerdendir. 1920’den başlayarak, Gerçeküstücülerle ilişki kuran İspanyol ressamı Ruan Miro (1893-1983) beklenmedik biçimler ve renkler kullandı. Resimlerinde yer alan kadın, kuş, yıldız gibi kendine özgü biçimlerdeki motiflerle düşsel görüntüler yarattı. Bu büyülü motiflerle çocuksu bir dünya kurdu. Gerçeküstücülük Akımı’yla neredeyse özdeşleşen, Salvador Dali’nin (1904-1989) anılarından ve düşlerinden esinlenerek yaptığı resimlerinde eriyip akan saatler, gövdesinde çekmeceler taşıyan insanlar, boşlukta uçan eşyalar yer alır.



read more "Sürrealizm hakkında, "

Kübizm, 20. yüzyılın başlarında ortaya çıkan bir sanat akımıdır. Kübizm'de nesneler parçalanıp, ayrıştırılır ve tekrar düzenlenir. Sanatçı objeyi tek noktadan bakarak resmetmek yerine, pek çok noktadan bakarak objeyi daha geniş bir baglamda gözler önüne serer. Genelde yüzeyler, hiçbir tutarlı derinlik duygusu gözetmeden, görünüşte rastgele köşelerde kesişir. Arka fon ve figür, kübizmin karakteristik özelliklerinden olan belirsiz, sığ alanı yaratabilmek için birbirinin içine işlemiş olarak yer alır.  Kübizm, Pablo Picasso ve Georges Braque tarafından 1907 yılında başlatılmıştır. Picasso ve Braque, fovistlerden(fovizm), Afrika heykelinden, ressam Paul Cezanne ve Georges Seurat’tan etkilenmiştir. Kübizm, 1910 yıllarında iyice yaygınlaşmıştır.



read more "Kübizm hakkında, "

Fovizm de Empresyonizme tepki olarak doğan sanat akımlarındandır. Saf renklerin coşkuyla kullanıldığı Fovizm kısa bir zaman ( 3 yıl )yaşam bulmasına rahmen kendinden sonraki sanatlara ilham kaynağı olmuştur. Fovizmde renklerin işlevi duyguyu anlatmaktır. Renk zenginliği bir kaç renk ile sınırlıdır. Tüpten çıkmış saf boyaların doğrudan kullanıldığı bir sanat akımıdır. Üç boyutlu mekan anlayışı ortadan kalkar, doğayı resmederken geleneksel mekan anlayışına karşı çıkarlar. Dışavurumcu bir çizgileri vardır.



read more "Fovizm hakkında, "

Empresyonizm doğaya bir fotoğraf makinasının objektifinden bakar gibi bakıyordu .O anki ışığı , renkleri yakalamak gerekiyordu. Dolayısıyle hızlı çalışmak gerekiyordu,renkler ön plana çıkmış şekillerde bir belirsizlik başlamıştır. Bu sınırlı kuralların dışına çıkmak isteyen bazı empresyonist sanatçılar doğayı kendi konuları ,yaşam biçimleri içinde anlatmışlardır. Konturlar da renklerle birlikte önem kazandı, parlak, canlı renkler kullanarak gerektiğinde abartmalardan çekinmemişlerdir. Sanatçıların duygu ve iç dünyaları önem kazandı. Bu sanatçıların cesur çalışmaları kendilerinden sonraki bir çok akıma öncülük etti . En önemli temsilcileri: Cezanne, Van Gogh, Gauguin,Tolouse Lautrec.


read more "Post Empresyonizm hakkında, "

Empresyonizme tepki olarak doğmuştur. Empresyonizm'de ışık o denli ön plana çıkmıştır ki, kısır bir döngüye girilmiştir . Biçim, düşünsel içerik, konu önemini kaybetmiştir.Her şey ışıkların altında erimektedir. Puantailistler renge önem verirler, öyle ki rengin değerini kaybetmemesi için renkleri noktalar şeklinde karıştırmadan yan yana kullanırlar . Yeşil elde etmek içim mavi ve sarıyı yanyana kullanmak gibi.


read more "Puantaizm hakkında, "
 

Hakkımda

Fotoğrafım
1987 Yılında istanbulda doğdum Özel Ortadoğu lisesinde lise eğitimimi tamamladıktan sonra Haliç Üniversitesinde Grafik tasarım bölümünü bitirdim ve Tezli yüksek lisansımi tamamladım ( LOGOTYPELARDA OPTİK KURALLAR VE TİPOGRAFİK ÖZELLİKLER ) 15 Aralık 2012 tarihinde mutlu bir yuva kurdum tasarım işleriyle uğraşıyorum çeşitli dijital baskı ve davetiye firmalarında görev yaptim. Simdilerde ise yine Haliç Üniversitesi Moda Tasarım ve tekstil bölümü sanatta yeterlilik ( doktora) programını tamamlıyorum. 11.11.2015 yılında anne oldum.
bu sitedeki tum islerin hakki saklidir. Blogger tarafından desteklenmektedir.

Blogger templates

Blogroll

Blogger news