26 Aralık 2014 Cuma




















read more "karakalem çalışmalarım"

21 Aralık 2014 Pazar


Art deco Fransa menşeli sanat akımı. 1920'lerden sonra özellikle mimaride görülmüştür. Adını 1925 senesinde yapılanExposition Internationale des Arts Décoratifs et Industriels Modernes (Uluslararası Modern Dekoratif ve Sınai Sanatlar) sergisinden almıştır. Art nouveau'nun hemen ardından gelen bu akım, ondan farklı olarak el emeğine değil, sanayiye dayalıdır. Desenleri geometriktir. Art nouveau'da olduğu gibi gotiksüsleme öğelerinden yararlanılır. 1930'lardan sonra mimarların mimariyi süsten ayırmak istemeleri ve süslemeyi değil işlevselliği savunmalarıyla son bulmuş; fakat 1960'lı yıllarda yeniden itibar görmeye başlamıştır.

Art deco'nun ilk büyük örneğinin Eliel Saarinen'in Helsinki Garı olduğu öne sürülür. Ankara Tren Garı, Chrysler Binası,Rockefeller Center, Empire State Binası veStreamline, art deco'nun mimarideki en bilinen ve en görkemli eserleridir.

read more "Art Deco Nedir?"

20 Aralık 2014 Cumartesi










read more "Art Deco temalı koleksiyon eskizleri"

8 Aralık 2014 Pazartesi


"Shell" kelimesi ilk olarak 1891 yılında, Marcus Samuel ve Şirketi'nin Uzakdoğu'ya sevk ettiği gazyağının ticari markası olarak kullanıldı. Londra'da kurulu küçük işletme ilk başlarda antika eşyalar ve doğunun deniz kabuklarıyla ilgileniyordu. Samuel 1897'de Shell Nakliyat ve Ticaret Şirketi'ni kurdu. 1904'te bir istiridye, şirket ve marka adına görsellik kazandırdı.

Neden İstiridye?

Şirket adı "Shell" idi ve Samuel'in Uzakdoğu'ya gazyağı taşıyan tankerlerinden her birine farklı bir deniz kabuğunun adı veriliyordu. İstiridye Samuel'in gazyağını Hindistan'a ithal eden ve Shell Nakliyat ve Ticaret Şirketi'nin direktörü olan iş ortağı Mr. Graham'ın aile armasından alınmış olabilir.

İspanya'daki Santiago de Compostela'ya yaptıkları bir hac sonrasında, Graham ailesi Aziz James'in deniz kabuğunu benimsemişti. Yıllar içinde Shell ambleminin şekli grafik tasarımındaki akımlarla birlikte yavaş yavaş değişti. Güncel amblem 1971 yılında tasarımcı Raymond Loewy tarafından yaratıldı. 

Neden kırmızı ve sarı?

1915'te Californialı Shell şirketi ilk servis istasyonlarını inşa etti ve bunların rakiplerin arasından sıyrılmasını sağlaması gerektiğine karar verdi. Californialılara ters gelmeyecek parlak renkler kullandılar: Eyaletin İspanyollarla güçlü bağlantıları nedeniyle kırmızı ve sarıyı seçtiler. Güncel renkler yıllar içinde gelişti ve 1995 yılında yeni perakende görsel kimliğimizin lansmanıyla birlikte parlak ve tüketici dostu Shell Kırmızısı ve Shell Sarısı tanıtıldı.

read more "Başarılı bir logoya sahip olan Shell in hikayesi"

Açık Hava reklamlarının en önemli özellikleri arasında, hedef kitlesine kolayca farkedilebilen ve akılda kalıcı yöntemlerle ulaşmasıdır. Üç boyutlu ve iki boyutlu tabelalar ve totemler, ATM kabini reklam uygulamaları, banner, billboard, bigboard, megaboard, bina giydirme uygulamaları, cam üzerine uygulanan grafikler, çatı reklamları, çatı üstü reklam panoları, çift taraflı panolar, çok yüzlü panolar, duvar/alın reklamları, hareketli ve yanıp sönebilen reklamlar, ışıklı panolar/levhalar/tabelalar, kabinli reklam panoları, kiosk köpük reklamlar, kule reklamları, LED ekranlı reklamlar, neon reklamlar, otobüs durağı reklamları, pencere reklamları, poster panelleri, taşıt giydirme uygulamaları, vinil üzerine baskılanan ve sergilenen reklamlar, yer grafikleri, yere monte reklam panoları, yönlendirme panoları ve levhaları, zeplin ve balon reklamları gibi açık havada geniş halk kitlelerine ulaştırılan, iletişim araçları vasıtasıyla sunulan her türlü reklam faaliyetlerine Açık Hava Reklamcılığı denir.

Açıkhava Reklamcılığı reklam verenlerin görsel ve yazılı basın araçlarından sonra en çok reklam verdiği üçüncü reklam aracıdır. Günümüzde televizyon reklamları ve bunun destekçisi olan radyo, gazete ve dergi reklamları tek başına reklam verenlere yetmemektedir. Çünkü gelişen teknolojiyle birlikte aile yapısı ve yaşantısı dolayısıyla sosyal çevre ve iş yaşamı da değişmiştir. Artık toplumda daha çok okuyan ve çalışan bireyle karşı karşıyayız, yani insanlar evde daha az vakit geçiriyor, her gün iş, okul vs sebeplerle evden dışarı çıkıyorlar. İşte bu Açık Hava Reklamcığına ilginin artmasına sebeptir. Çünkü reklam verenler, potansiyel müşteri ile iletişim kurabilecek her türlü reklam ortamını kullanmak istemekte ve bu isteği de düşük maliyetlerle çok büyük kitlelere ulaşabilen ve reklamı yapılan ürün veya hizmeti tekrar tekrar göstererek akılda kalıcılığını sağlayan Açık Hava Reklamcılığı ile gerçekleştirebilmektedirler.

Peki, reklam verenlerin bu kadar ilgisini çeken Açık Hava Reklamcılığı nasıl başladı?

Açık Hava Reklamcılığının dünyadaki varlığı aslında çok ama çok eskilere bilinen ilk medeniyetlere dayanmaktadır. Mağara resimleri, Mısır ve Mezopotamya'da pazar yeri ve mezar taşları üzerindeki süsleme ve resimlerle bezeli yazılar olabildiğince çok kişiye ulaşmak için yazılmıştır. Açıkhava reklamları için en uygun yerler her zaman insanların yoğun olarak bulundukları pazar yeri, kilise çevresi, han ve oteller gibi alanlar olmuştur.

Açık Hava Reklam ortamı, baskı ve matbaanın gelişimiyle birlikte gelişmiş şekillenmiş ve gerçek anlamında, İngiltere'de 1740, Amerika'da 1835'lerde kullanılmaya başlanmıştır. Tarihin akışına paralel Açık Hava Reklamcılığı da gelişmiş, 20. Yüzyılın sonlarında dijital teknoloji devrimiyle birlikte sektörde yeni bir çağ başlamış, yeni yeni reklam ortamları keşfedilmiştir.

Türkiye'de ise Açık Hava Reklamcılığının ilk ürünleri fırça ile yazılan tabelalardır diyebiliriz. Tabelacılık ilk zamanlarda diğer bazı sanat dallarında olduğu gibi Yahudi, Rum ve Ermeni vatandaşlarımız tarafından uygulanırken daha sonraları bu sanatkarların yanlarında yetişen ve eli bu mesleğe yatkın olan Türkler tarafından meslek ilerletilmiştir.

19. yüzyıl başlarında, İngiltere'de başlayan sanayi devrimiyle birlikte, firmaların kendilerini tanıtmak ve yaptığı işleri anlatmak amacıyla işyerlerine astıkları plastik ve ağaç üzerine yazılan levhalar bugün tabela olarak adlandırılmaktadır. 1916'da Vehbi Koç ilk bakkal dükkanını açtığında halk tabelalarla yeni yeni tanışıyordu.

Osmanlı döneminde David Samanon, Jac Hulli ve Ernest Hoffer tarafından 1909'da "İlanat Reklam Acentesi" adı ile ilk reklam ajansı kurulmuştur. İlk kez dergileri, radyo ve sinemayı reklam mecrası olarak kullanan, Beyoğlu'nu reklam afişleriyle süsleyen ve hatta gazetelerde bu gün de kullanılan sütun-santim kavramını getiren bu ilk reklam ajansı aynı zamanda ilk kez Açık Hava Reklamcılığı da ülkemizde faaliyet göstermeye başlamıştır.

Cumhuriyetin ilanıyla birlikte yeni ilke ve inkılapların benimsenmesi ile ülkemizde bulunan yaşantı düzelmeye başlamış, sosyal yaşam ve eğitim gibi alanlarda gelişmeler birbirini takip etmiş ve elbette ki bu durum reklamcılık sektörünü de etkilemiştir.

1926 yılında, Ernest Hoffer reklamcılığın sadece gazete ve dergi reklamlarıyla olmayacağını farklı reklam mecralarına yönelmek gerekliliğini düşünürken, ilk yürüyen billboard fikrini ortaya atmıştır. İki adet 150 x 70, üzerinde reklamı yapılan ürüne ait bilgiler bulunan suntanın kısa uçlarından birbirine bağlanması ve boyu en az 150 cm olan bir adam tarafından sokaklarda taşınması şeklinde gerçekleşen bu ilk Açık Hava Reklamı günümüz sandviç adamlarının da ilkidir. Bununla yetinmeyen Hoffer, bir de afiş yapalım demiş ve tüm Beyoğlu'nu bu afişlerle kaplamıştır.

1970'li yıllarda Coca-Cola ve Pepsi-Cola gibi içecek firmalarının satış noktalarına yaptırdıkları tabela ve ışıklı pano uygulamaları ile bu yeni reklam ortamı bu dönemde hızla yayılmaya başlamıştır.

1980'li yıllarda bira firmaları, beyaz eşya satış noktaları ile özel banka kurumsal kimlik uygulamaları birbirini takip edince Açık Hava Reklam pazarı birden büyümüştür.

Türkiye'de gerçek anlamıyla ilk billboard reklamı – Amerika'dan neredeyse 150 yıl sonra – düşük maliyet ve geniş kitlelere sesini duyurma imkanına sahip olduğundan 1985'de reklamcılar tarafından kullanılmaya başlanmıştır. İlk kez Ankara'da kullanılan billboardlar, demir ayaklar üzerine fiberden ya da alüminyumdan üretilen pano biçiminde olup, sık sık değişen renkli içeriğiyle tüketicilerin merakını uyandırmış ve ayrıca kentin dokusuna da farklılık getirmiştir. Bu sebeplerle diğer kentlere de hızla yayılmıştır.

Maliyetli olmalarına karşın boyutları ve ışıklandırma tekniği sayesinde çok uzaktan gece gündüz görülebilen totemler, ilk kez 1990'lı yıllarda Türkiye'de şehir içi ve dışı yollarda bulunan benzin istasyonlarında ve AVM'lerde kullanılmaya başlamıştır.

1990'lı yıllardan itibaren büyük şehirlere giren uluslararası outdoor şirketlerinin ürünlerinin yayılması Türkiye'de Açık Hava Reklamcılığının batılı bir tarzda fark edilmesini sağlamıştır.

Bir diğer Açıkhava reklam ortamı olan cam grafiği, Türkiye'de ilk kez özel olarak hazırlanan cam grafiği folyosu ile 1996'da Milliyet Gazetesi'nin dış cephesi giydirilerek gerçekleştirilmiştir.

Türkiye'de Açık Hava Reklamcılığı özellikle 1990'ların başından itibaren hızla gelişmiştir. Bunda elbette ki İstanbul, İzmir, Ankara gibi büyükşehirlerimizin hızlı kentsel gelişimi metroların yapımı, uluslar arası hava alanlarının yapımı, AVM'lerin sayısının hızla artması gibi gelişmelerin etkisi büyüktür. Kentlerimizin büyük birer metropol olma yolunda ilerlemeleri Açık Hava Reklamcılığının gün geçtikçe daha da fazla talep görmesini sağlamaktadır.

Dünyadaki ilerlemeyi uluslararası fuarlar ve teknolojiler ile yakından takip eden Türkiye Açıkhava Reklam Sektörü, dünya ülkelerine paralel olarak gelişmekte, dünyadaki Açık Hava reklam uygulamalarına örnek olacak, çok güzel uygulamaları yurdumuzda gerçekleştirmekte, AB standartlarında üretimler gerçekleştirerek yurtdışına açılmaktadır. Ülkemizde büyük çapta Açık Hava Reklamlarını uygulayıcısı olan firmalar Amerika da dahil olmak üzere birçok dünya ülkesine ihracat gerçekleştirmekte, Mercedes, BP, FIAT, Renault, Shell, Total gibi birçok ulusal markanın kurumsal kimlik çalışmaları Türkiye'de üretilerek yurtdışına ihraç edilmektedir.

Dünyada ve Türkiye'de son yılların en favori reklam ortamlarından olan Açık Hava Reklamcılığı, geniş kitlelere ulaşma potansiyeli ve teknolojiyi takip etme hızı ile şüphesiz hayal gücü ve yaratıcılığını da zorlayan bir reklam ortamı olma özelliğini korumaktadır. Tabelalar, panolar, billboardlar, giydirmeler gibi klasik reklam ortamlarının yanı sıra günümüzde interaktif dijital billboardlar, e-info araçları, plazma ekranlar, CLP networkler, gerilla uygulamalar, adwalkerlar gibi teknolojik ortamlarda Açık Hava Reklamcılığın hizmetindedir.

Açık Hava Reklamcılığı o kadar hızlı gelişiyor ki, her gün yeni yeni araçlar ve alanlar ekleniyor ortama veya var olanlar teknolojiyle yarışırcasına kendini zamana uyduruyor. Açık Hava reklam ajanslarıda bu gelişmelere orjinal fikirler ve reklam projeleri ortaya koyarak katkıda bulunmaktadır.





read more "Açık Hava Reklamcılıgı"



1- Afiş reklamı okunabilir olmalıdır : Süslü ve dekoratif yazılar yerine okunaklı yazı karakterleri tercih edilmelidir. Afişte kullanılan yazının karakteri ve afişe oranla boyutu yaklaşık 1,5 – 2 metre mesafeden okunabilmelidir.

2- Afişin reklamının anlaşılabilir olması: Afişte akıcı, anlaşılır ve düzgün cümleler kurulmalıdır. Afiş ilk görüldüğünde insanlar tarafından algılanması yaklaşık 2 – 3 saniye kadar sürecektir. Afişte yer alacak başlık, alt başlık, slogangibi sözel bilgiler arasında hedef kitleye ulaştırılmak istenen mesajdaki önem sırasına göre, yönlendirecek hiyerarşik bir yapı kurulmalıdır. İletilmek istenen mesajı doğrudan aktaracak görsel bir sistem oluşturulmalıdır. Afiş uygulamaları için, verilmek istenen mesajın 3, 4 ya da 5 sözcük ile oluşan başlık ve sloganlarla daha çabuk iletildiğinin, sözel mesajların on sözcüğü geçtiğinde okuma zorluğu başladığının unutulmaması gerekir.

3- Düzen: Afişte detaylar, kısa süreli bir bakışta bile anlaşılacak kadar düzenli olmalıdır. Bu sebeple tasarımın temeli olan düşüncenin fotoğraf, illüstrasyon ve ya tipografi ile mi daha etkili bir biçimde vurgulanacağı araştırılmalı; esprili, dramatik ya da düşsel imajlardan hangisinin anlatımı daha güçlendirdiği belirlenmelidir. Böylelikle etki artırılmış olur.

4- Hedef kitleye bu kadar kısa bir sürede ulaşmak için en önemli detay etkili bir slogan ve ya grafik olacaktır. Afiş reklamındaki görüntü sayısı yaklaşık üçü geçmemeli, hatta mümkünse bir ile sınırlandırılmalıdır. Afiş üzerinde mümkün olduğunca büyük ölçekli fotoğraf veya illüstrasyon kullanılmalıdır.








read more "Afiş Tasarımı Nasıl Yapılır?"
 

Hakkımda

Fotoğrafım
1987 Yılında istanbulda doğdum Özel Ortadoğu lisesinde lise eğitimimi tamamladıktan sonra Haliç Üniversitesinde Grafik tasarım bölümünü bitirdim ve Tezli yüksek lisansımi tamamladım ( LOGOTYPELARDA OPTİK KURALLAR VE TİPOGRAFİK ÖZELLİKLER ) 15 Aralık 2012 tarihinde mutlu bir yuva kurdum tasarım işleriyle uğraşıyorum çeşitli dijital baskı ve davetiye firmalarında görev yaptim. Simdilerde ise yine Haliç Üniversitesi Moda Tasarım ve tekstil bölümü sanatta yeterlilik ( doktora) programını tamamlıyorum. 11.11.2015 yılında anne oldum.
bu sitedeki tum islerin hakki saklidir. Blogger tarafından desteklenmektedir.

Blogger templates

Blogroll

Blogger news